Martılar
sıçarken tepemize, biz eminönünde döner yiyorduk,
istiklale gitmek
için tünele kaçak biniyor,
meydana kadar
salına salına yürüyorduk.
belki bir ülkeden
büyüktü yaşadığımız şehir,
İstanbul...
çok da zengin
bir hayat değildi ya bizimkisi,
dert etmiyorduk
jipin üstümüze fırlattığı suyu çamuru.
her şey iyiydi
güzeldi amma
bir de şu biber
gazı olmasa!
işte yine öyle
bir günün sonunda,
sırtımızda
bilmem kaç jop darbesi ile inim inim inlerken,
polisin "orantılı
gücü"ne inat,
Tayyibin taze
sıkma zekasına inat,
bu dünyaya inat,
orantısızca
sevişiyorduk
damı delik,
yolu patika,
suyu terkos
gecekondumuzda.
* nasıl
başladığın değil, nerede bitirdiğin önemli!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder