yoktur
dünyanın adaleti,
bilir
gözyaşlarından sel doğmayacağı.
ellerinde
baharın habercisi bir kavak ağacı pamuğu...
açar
gönlünü huzur veren ellere
bakmaz
dünyanın güzeline hoşuna...
yel
yemiş mazisi, düşündükçe ufaktan üşür.
üşür,
bedenini sarmayan elleri düşündükçe.
kavimdir,
kervandır yüreği
ve
bir gecelik değildir konaklaması bu sevdada.
ayaklarındaki
nasır açıtmaz, caresizliğin verdiği acı kadar.
bir
tutam sevda umut diler tanrıdan
onursuz
ve gurursuz değildir,
boyun
bükmez!
bilmez
kaç kere daha bu hallere düşeceğini...
bilmez
kaç vakit daha bilinmezden umut dileneceğini.
yorgundur
bedeni
kızgın
ve kırgındır
çekip
gidenlere!
öyle
bir sevdalık değildir onunkisi,
"insanlık
için" der hep...
hep
"insanlık için" verir mücadelesini.
bir
urganın gerildiği ahşap iskele
bir
delikli demirin sülieti
bir
kılıcın keskin mi keskin yüzü acıtmaz canını...
onu
kahreden, gerçeğe kapanmış gözleri görmektir.
onu
kahreden, umutsuzluğa boyun bükmüş yüzlerdir.
onu
kahreden, yarın bilmezliktir.
yoktur
dünyanın adeleti bilir...
ama
yine de sarılır koprırcasına, bir solukluk umut kokan an'a...
Bahardır
onun mevsimi...
sarılır
koparırcasına,
güneşin
her gün bir kez daha doğmaktan üşenmediği yurdunun toprağına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder