Öne Çıkan Yayın

Bir "at izi it izi" hikayesi

Reina saldırısının katilinin aranma süreci, Susurluk kazası sonrası dönemin popüler isimlerinden Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırım ile i...

5 Ocak 2012 Perşembe

Ölüm (ensemizde gölgesi)



Sen ne menem şeysin ölüm! 
Biliyorum bir gün bana da uğrayacaksın... 
Ya da beni de yuvana davet edeceksin. 
Lakin niye bu kadar soğuktur haberin? 
Adın niye bu kadar sevilmez?
Niye bu kadar zordur seni karşılamak?..
Merak ediyorum, kaç kişi hoş geldin ile açtı sana kapısını?
Kaç can gönül rahatlığıyla yar oldu yuvana...

***

Sanki gidenler bilmiyorlar mıydı yaşamın değerini?
Yaşam değersizleştirilecek
ya da değer biçilecek kadar somut mudur ki,
özel bir mana yükleyip de yaşayalım?
Hayat, bir bakıyorsun hiç ummadığın yere çekiyor seni;
Hüzün de bir parçası oluyor, 
huzur da...

Şimdi bizim payımıza hüzün düşüyor demek ki.
Gözyaşlarımızı toprağa dökmemiz gerekiyor.
Doğru ya, giden canların da suya rahmete ihtiyacı var!

Çok korktum çocukken ölümün adından, haberinden,
kendinden...
Ne fayda şimdi?..

Oldum olası genç ve güzel insanlara yakıştıramadım ölümü.
Nedendir bilmem ama sanki ölmemeli güzel insanlar.
Lakin bu felek çok zalim.
Ardında bir damla yaş değil,
bir derya deniz hüzün bırakacak canlara musallat oluyor
gün geliyor.

Gün geliyor,
35 tane can hiç uğruna gidiyor.
Gün geliyor, 
4 yaşındaki yavrusunun kokusuna doyamamış,
henüz 30'lu yaşlarını dolduramamış 
ay yüzlü, her şeyiyle zarafet dolu bir ana,
bir kadıncağız
düşüyor ağına feleğin.
Gün geliyor,
henüz 25'inde,
köy yerinde,
anasının dizi dibinde
üç kuruş aş için,
bir tutam huzur için,
anlık bir mutluluk için,
o mutluluk yolunda can veriyor 
Henüz anasının yüzüne cemaline doyamadığı genç.

***

Ölüm bu aralar pek bi ensemizde dolanıyor. 
Kokusunu nefesimize üflüyor.
sinsi sinsi gülüyor. 
üflediği o koku,
yüreğimizin orta yerini deliyor da geçiyor.
Bir ana ardında binlerce yaş bırakıp, 
yavrusunun doyamadan kokusuna göç ediyor.
Eş ararken köy yerinde henüz körpecik genç, 
ufacık bir keyfin kurbanı oluyor.

Anasına, babasına ve bilimum ailesine aş için 
sınır sınır dağları arşınlayan bebelere rahmet olup yağmıyor bombalar.
Analar beklerken korku ve merak ile yollarını
Felek barut barut yağıyor tepelerine.

Ölüm bu aralar pek bi dolanıyor tepemizde.
ensemizde gölgesi geziniyor.
içimiz yanıyor ya,
ne fayda!
Hayat bu aralar hüzünle devam ediyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder