Yol, izan bilmez zaman. Geceler gündüze zindan... An olur ki, çıldırır zaman, Toprağa suya düşman... Ve an olur ki, yorulur zaman, Yaşanmışlıklara inat...
Öne Çıkan Yayın
Bir "at izi it izi" hikayesi
Reina saldırısının katilinin aranma süreci, Susurluk kazası sonrası dönemin popüler isimlerinden Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırım ile i...
25 Ekim 2012 Perşembe
Özgür Kuşlar!
Şehirli kuşlar kadar özgürüz kardeşim.
hani o insanların attığı simit kırıntılarıyla beslenen kuşlar kadar...
Eminönündeki Yeni Caminin merdivenleri köşesinde,
Gülhane Parkında ağaçların altında,
yem satan teyzelerden 1 liraya yem alıp da kuş besliyorum diye sevinen insanlara
o sevinci bahşeden kuşlar kadar özgürüz!
kanatlarımız en yükseklere kadar yükseltiyor bizleri...
vapuların falan tepesinde dans ediyoruz,
gökdelenlerin arasından uçuşup da, şirketli çalışanlara selam çakıyoruz.
gecekondu evlerinin çatı saçaklarında yuvalanıyoruz.
klima motorlarının arkalarında saklıyoruz yavrularımızı.
Sanki bir rüyada gibiyiz...
öyle yükseklere çırpınıyor kanatlarımız,
öyle hızlı,
öyle arzulu ki...
Bizi yer gök kabul etmiyor,
ki, felix'i falan da kıskanmıyoruz,
o kadar ukalayız bu konuda.
Stratosfer bile alçak kalıyor bize...
Alçaklardan bahsetmişken;
İnsanlar vardı bu dünyada bir de, değil mi?
iki ayaklı
iki kollu,
iki gözlü,
iki karakterli!..
İnsanlar vardı di mi?
Havva'dan üryan!
Habil ile Kabil kadar kardeş!
İnsanlar vardı di mi?
sokaklarda el ele,
dost meclisinde yüzyüze,
bir vuslatta kucak kucağa,
bir hüzünde omuz omuza...
insanlar vardı di mi?
insanlar vardı?
İnsanlar...
var (mı) !..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder